4 Şubat 2012 Cumartesi

Codayi-i Nadir Ez Simin: 0 Hata Bir Farhadi Şaheseri

Yazı ağır spoiler içerir. Filmi henüz izlememiş arkadaşların okumasını önermiyorum. İzleyin lan filmi de, adamı hasta etmeyin.




  1 sene oluyor ''A Separation'' fırtınası kopalı. Ben normalde hemen atlıyorum Avrupa'da yarışacak festival filmlerinin üzerine, ama bu kez hem ilk günlerde fırsatım olmamıştı, hem de daha sonra biraz daha beklemeyi tercih ettim. Beklemeyi tercih etmemin sebebi filmin klişe eleştirilerle dolu, tipik bir basma kalıp İran eleştirisi olabileceği korkumdu. Çünkü bir Ortadoğu filmi, okyanusun öbür tarafından da bu kadar övgü alıyor, tepelere çıkarılıyorsa tek tip filmlerden biri olmalıdır diye düşünmüştüm. Daha sonra hakkındaki eleştirileri okuyunca yumuşadım ve filmi izleyince önyargılarıma küfrettim.

   İlk olarak Erivan Film Festivali'nden ödülle dönüp, o günden bu yana toplam 44 ödül almış bir filmden bahsediyoruz. Ödül derken yanlış olmasın; Berlin, BAFTA, Golden Globe vb.. sinema dünyasının en prestijli ödüllerini kucakladılar. Oscar'ı da alırlar muhtemelen. Peki bu filmin olayı neydi? Sinematografisine, tekniğine, seyirciyi yormayan, sağlam anlatımına diyecek bir şey yok. Teknik konularda 35762 kere yazıldı, çizildi zaten. Ben biraz filmin ''kafasından'' bahsetme taraftarıyım.

  Film benim için bir ikilemin filmi. Asghar Farhadi'nin ikileminin, zamanında Jafar Panahi'nin ikileminin, İran sinemasının, İran'ın ikileminin filmi. Farhadi bu ikilemi Termeh üzerinden anlatıyor. Şartların kötülüğüne, 'ev' in yaşanmazlığına rağmen evde kalmak mı, yoksa daha olumlu şartlarda yaşayabilmek için 'ev'den ayrılmak mı? Farhadi bu soruya 'evde kalmak' cevabını veren bir İran sinemacısı olarak, bu görüşünü filme de yansıtmış gibi. En azından gitmenin zorluğuna yaptığı vurgu, yönetmenin iç dünyasını da açıklıyor bizlere. Ama Telmeh'in final sahnesinde nereyi seçtiğini göremeyişimiz yönetmenin sadece bu ikileme dikkat çekmek istediği, cevap peşinde koşmadığı gerçeğini de gösteriyor bence.


   Bunun dışında asıl hikayeyi anlatırken, Razieh ve Hodjat karakterleri üzerinden bir başka aile dramını gözler önüne serip, kapalı bir toplumun eleştirisini yapıyor Farhadi. İran sinemasının birçok örneğinin aksine İran'a İran'dan bir bakış geliştirmiş film. Yukarıdan bakmadan, batıya yaranmadan gerçek bir İran tahlilinin ipuçlarını görüyoruz filmde. Film boyunca hiçbir şeyi ajitasyonla, abartıyla anlatmamaya dikkat etmiş Farhadi. Filmin de en önemli özelliği kusursuz ölçüsü zaten.

      Oyunculuklar için ise söyleyecek fazla bir şey yok. Leila Hatami, Peyman Maadi, Sareh Bayat festival festival gezerken gördükleri ilgiden oldukça memnun görünüyorlardı. Hakediyorlar da zaten... Filmdeki performansları da olağanüstüydü. Yönetmen ve oyuncular aynı duyguda buluşup, aynı kafaya girince böyle başarılı performanslar çıkıyor ortaya. Sareh Bayat'ın muhafazakar Razieh karakteri için yaklaşık 6 ay günde 5 vakit namaz kılıp, dini kitaplar okuyarak Razieh'in içine girmeye çalıştığını belirtelim. Başarılı da olmuş. Bir diğer gereksiz bilgi de 'Telmeh' e can veren başarılı oyuncu Sarina Farhadi'nin, Asghar Farhadi'nin kızı olması.

  Sıra Oscarlara geldi, bu yazılara başlama sebebim Oscarlar zaten. Lanet gelesice ödülleri sevmem, yarışan filmlerden genel itibariyle pek hazetmem. Ama sinema takip etmeye çalışan birisi olarak da merakımı yenemiyorum tabi bir yerde. Bir de endüstrinin de nereye gittiğini görebilmek, tahlil etmek lazım. O yüzden Şubat sonunda yapılacak törenlere kadar her gün 1-2 film tahlili girmeye çalışacağım bundan sonra. Codayi-i Nadir Ez Simin ise tartışmasız ''En İyi Yabancı Dilde Film'' ödülünü kucaklayacaktır. Hadi öptüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aklına gelen bir şey varsa yaz.